
- Anasayfa
- Sizden Gelenler
- İki Türk vatandaşı hedefte: Trump, üniversitelere savaş açtı
İki Türk vatandaşı hedefte: Trump, üniversitelere savaş açtı

0 dk
ABD Başkanı Donald Trump, federal fonları tehdit aracı olarak kullanarak ülkenin önde gelen üniversitelerini hizaya sokmaya çalışıyor. Columbia Üniversitesi’nde rektör değişikliği ve Harvard’da Orta Doğu Çalışmaları liderlerinin görevden alınması, bu baskının üniversite özerkliğini nasıl sarstığını gözler önüne seriyor. Profesörler görevden alınıyor, öğrenciler gözaltına alınıyor, akademi üzerindeki siyasal kuşatma derinleşiyor.
Gözünü ABD üniversitelerindeki azınlıklara diken ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin en prestijli eğitim kurumlarında terör estiriyor.
Columbia Üniversitesi Rektör Vekili Katrina Armstrong, görevinden istifa etti. Neredeyse aynı gün, Harvard Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’nin lideri Türk asıllı profesör Cemal Kafadar ve yardımcısı Rosie Bsheer de görevden alındı.
Trump'ın üniversitelerin devlet fonlarını keseceğine dair tehditleri, ülkenin en prestijli üniversitelerinin kendi çalışan ve öğrencilerine olağanüstü bir baskı uygulamasına neden oluyor.
Armstrong'un ayrılışına ilişkin resmi bir gerekçe açıklanmadı. Ancak bu değişiklik, üniversitenin giderek artan siyasi baskılar karşısında aldığı pozisyonun yeniden belirlenmesi anlamına geliyor.
ÜNİVERSİTELER KORKUYOR
Trump yönetimi, Columbia Üniversitesi'nin kampüs protestoları sırasında Yahudi düşmanlığıyla mücadele konusunda yetersiz kaldığını iddia ederek bu ay 400 milyon dolarlık federal fonu iptal etti.
Daha fazlasının fonun da kesilebileceğini bildiren hükümet, üniversite yönetiminin öğrenci güvenliğini sağlamadığını ve ifade özgürlüğü adına radikalleşmeye göz yumduğunu ileri sürdü.
Columbia, fonların geri kazanılması için hükümetle yeniden müzakere etme umuduyla çeşitli tavizler vermek zorunda kaldı.
Bu tavizler, akademik özgürlük ve kurumsal bağımsızlık ilkelerine sadık kalınmadığı gerekçesiyle kamuoyunda ve akademide ciddi tepkilere yol açtı.
Üniversite, Trump'ın baskısına dayanamayarak öğrenci ve çalışanları yerine, fonlanmayı seçiyor.
TÜRK PROFESÖR GÖREVDEN ALINDI
Trump’ın baskısı yalnızca Columbia ile sınırlı kalmadı. Harvard Üniversitesi de, benzer bir süreç sonunda Orta Doğu Çalışmaları Merkezi direktörü Cemal Kafadar ve yardımcısı Rosie Bsheer görevden alındı.
İkili, İsrail-Filistin arasındaki çatışmalara dair düzenlenen programlar nedeniyle Yahudi düşmanlığı suçlamalarının hedefi olmuştu.
Üniversitenin geçici dekanı David Cutler, Kafadar’ın yıl sonunda görevinden ayrılacağını duyurdu. Ayrılığın nedenine dair ayrıntı verilmedi. Bsheer’in de görevine son verildiği belirtildi. Her iki akademisyen öğretim üyeliğine devam edecek.
Harvard Üniversitesi, federal hükümetin baskısıyla sadece protesto kurallarını sıkılaştırmakla kalmadı. Orta Doğu Çalışmaları bölümü, artık dış gözetim altında faaliyet gösterecek.
Üniversitenin profesörleri, bu uygulamalara karşı çıkmak amacıyla Trump yönetimine dava açtı. Profesör grubu, “Bu kararlar, akademik bağımsızlığı ve özgür düşünceyi temelinden sarsıyor,” diyerek sürece itiraz eden üniversitelerin hükümet baskısıyla yönetilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.
TÜRK ÖĞRENCİ İSE TUTUKLANDI
Yahudi karşıtlığı suçlamarıyla profesörler görevlerinden olurken, öğrenciler eşi benzeri görülmemiş şekilde tutuklandı.
Türk vatandaşı Rümeysa Öztürk, Filistin sorunuyla ilgili yazdığı yazılardan dolayı sivil kıyafetli Ulusal Güvenlik ajanları tarafından yolda önü kesilerek tutuklandı.
Benzer şekilde, Columbia Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Filistinli Mahmud Halil, bu ay başında federal göçmenlik yetkilileri tarafından gözaltına alındı.
Üniversite kampüslerindeki öğrenci eylemlerinin bu denli siyasi müdahaleye açık hale gelmesi, ülke genelinde büyük bir tartışmayı tetikledi.
İnsan hakları savunucuları, bu gözaltı ve görevden çıkarmaların ABD anayasasının birinci maddesi olan "Kongre, dinin kuruluşuna saygı gösteren ya da dinin özgürce uygulanmasını yasaklayan; ya da ifade ya da basın özgürlüğünü; ya da halkın barışçıl bir şekilde toplanma ve şikayetlerin giderilmesi için Hükümete dilekçe verme hakkını kısıtlayan hiçbir yasa yapmayacaktır" maddesini ihlal ettiğini savundu.
SU İYİCE ISINIYOR
2024 yazında, Columbia Üniversitesi’nde başlayan ve tüm ülkeye yayılan kampüs protestoları, İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını durdurması ve üniversitelerin İsrail bağlantılı şirketlerden yatırımını çekmesi talebiyle gerçekleşmişti.
Bu gösteriler sırasında Yahudi düşmanlığı ve İslamofobi suçlamaları karşılıklı olarak yükseldi. Trump yönetimi, bu ortamda özellikle yabancı öğrencilere ve Filistinli aktivistlere yönelik sert tedbirler aldı.
Trump, Columbia ve Harvard örnekleriyle yetinmeyerek, diğer üniversiteleri de benzer yapÜNİVERSİTELER KORKUYORal araçlarını kullanarak akademik kurumlara müdahale etme yönündeki niyetini açıkça ortaya koyuyor.
Columbia Üniversitesi Mütevelli Heyeti Eş Başkanı Claire Shipman, Armstrong’un istifasının ardından yaptığı açıklamada, “Görevi ciddi bir sorumluluk bilinciyle üstleniyorum.
Akademik özgürlüğü korumak, öğrencilerimizi savunmak ve ihtiyaç duyulan reformları kararlılıkla uygulamak için çalışacağız,” dedi. Ancak birçok akademisyen, bu sözlerin ne kadar geçerli olacağı konusunda şüpheli.