Türkiye Cumhuriyeti Priştine Büyükelçisi Tunç Angılı Şubat ayında göreve başladı. Yoğun bir tempoyla işe koyulan Büyükelçi Angılı, Kosova kurumlarının yöneticileri ile ilişkileri pekiştirirken basın karşısına da sık sık çıkarak Türkiye-Kosova ilişkilerine yeni bir ivme kattı. 4 Ekim 2023 yılında Prizren Başkonsolosluğu Celal Doğan eşliğinde Kosovahaber’i ziyaret eden Büyükelçi Tunç Angılı; alışılagelmişin dışında, tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Görevi devraldığı Şubat ayından bu yana 9 ay geçti, söyleşimizi izlenimleri ile başlamak istedik.
Büyükelçi Tunç Angılı: Kosova’ya 9 ay önce geldim. İzlenimlerim, Kosova’ya gelmeden önce kafamdaki imaja göre çok daha olumlu. Bunun birkaç nedeni var. Bence Kosova altyapı ve ekonomik aktivite olarak benim tahmin ettiğimden çok daha iyi seviyede. Özellikle bankacılık sistemi, havalimanı, yolları… Tabi ki eksiklikleri de var, burada çok dinamik girişimci bir nüfus var. Ekonomik aktivite canlı. Onun dışında, iç siyasi aktivitenin bu kadar canlı olacağını beklemiyordum, tahmin etmiyordum. Kosova’nın dinamik bir meclisi var. Anayasal çerçevenin sağladığı haklarla, sadece Türk Topluluğu’ndan değil, her topluluktan siyasiler çok aktif, Bunlar bence olumlu unsurlar.
Türk Toplumu ile ilgili şunu söyleyebilirim: Tabi ki Türk Toplumu arasında farklı görüşler var, bazen siyasi çekişmeler var, ama benim bakış açıma göre, buradaki Türk Toplumu’nun nüfusu, 2011 sayımına göre, yaklaşık 20 bin, hadi diyelim 30 bin olsun, yani küçük bir topluluk. Birbirine, özellikle siyaset üstü milli konularda, kenetlenirse daha fazla sonuç alabileceğini bilmesi lazım. Aslında herkes de bunu içten içe biliyor. Ama bazen gündelik meseleler öne geçiyor. Bu her yerde böyle. Bunu aşmak için Türk toplumun her kesiminde çaba gösterenlerin olduğunu da görüyorum.
Bir de şöyle bir inancım var, buradaki Türk Toplumu’nun gerek eğitim seviyesi, gerek kültürü, gerek Türkiye’ye bakışı çok olumlu. Balkanlardaki Türklüğe değer katan bir toplum. Bunu böyle laf olsun diye söylemiyorum. Prizren’deyiz mesela Prizren’deki Türk Toplumu; hem Yugoslavya döneminde yaşayanlar, hem şimdikiler, gerek sanat olsun, gerek sizin gibi basın-gazetecilikte olsun, her alanda faaller ve bence Türk Toplumu, Balkanlardaki genel Türklüğün canlı bir şekilde yaşamasına önemli katkı sağlıyor.
Kosovahaber: Siz geldikten sonra Kosova kuzeyinde iki ciddi kriz yaşandı. Kosova-Sırbistan sorununa çözüm nasıl bulunmalı? Özellikle de kuzey bölgede ve sorunun çözümünde Türkiye’nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Büyükelçi Tunç Angılı: Aslında çözüm çok kolay değil. Çünkü Kosova ve Sırbistan’ın meseleye yaklaşımlarında önemli farklılıklar var. Burada bence çözüm için; daha önce Rambuye’de sonra Viyana’da Ahtisari Planı ve BM Çerçevesinde netlik kazanan ve Kosova Anayasası’na emsal teşkil eden üç temel parametre var. Birincisi, Kosova Sırbistan’ın bir parçası olmayacak. İkincisi, Kosova’nın şu anki sınırları değişmeyecek. Üçüncüsü Kosova bir başka ülke ile birleşmeyecek. Zaten bu Anayasası’nda yazıyor. Şimdi bu üç ilkenin hepsi üzerinde Sırbistan’ın mutabakatı olursa o zaman çözümün bir çerçevesi olabilir. 24 Eylül’de yaşanan olay, bu konuda Kosova Hükümeti’nde haklı bazı soru işaretlerine yol açtı. Çünkü ciddi bir güvenlik riski meydana geldi. Bizler de Büyükelçilik ve Dışişleri Bakanlığı olarak bu olayı kınadık. Kosova polis memuru şehit oldu. Böyle bir dönemden sonra, yani böyle bir hadise yaşandıktan sonra karamsarlık doğal olarak hakim oluyor, ama dünyada başka çözümü zor meselelere baktığımızda genelde çözüme en yaklaşıldığı an aynı zamanda bu tip gerilimlerin bazen en yükseldiği an da oluyor. Bu da belki bir umut olabilir, ama şu an göründüğü kadarıyla kolay değil.
Kosovahaber: Daha önceleri çözüm olarak Kosova ve Sırbistan arasında toprak değişimi fikirleri ortaya atıldı.Olaylar bir şekilde oraya kadar gider mi?
Büyükelçi Tunç Angılı: Gitmesini istemeyiz, giderse öyle bir şeye Türkiye sıcak bakmıyor, pek çok nedenden ötürü. Çünkü o bir çeşit Pandoranın Kutusunun açılması olur. Ama buna sadece Türkiye değil, Avrupa’daki pek çok ülke, Almanya başta olmak üzere, sıcak bakmıyor. Bence şu anki Kosova Hükümeti ve Başbakan Albin Kurti de öyle bir şeye sıcak bakmıyor. O tip radikal denebilecek ya da bu bahsettiğim üç parametreyi değiştirmeye çalışacak şeyler yerine, belki daha zahmetli olsa da taraflar, yani her iki taraftan da, özellikle biraz Sırbistan’dan da, o konuda yapıcı bir yaklaşım gelmesi gerekir. Masada bir çözüm yolu bulunabileceğine odaklanırlarsa, o diyalogda ilerleme işareti sayılabilir. Türkiye zaten baştan beri diyalog sürecini destekliyor. Hani iki taraftan bir talep gelirse biz elimizden gelen yardımı sunmaya hazırız diye de açıkladık zamanında. Yani şu an gelinen noktada da, 24 Eylül saldırısının etkilerini sindirip, bir daha pozisyonların ortaya konması gerekiyor. Bu arada sadece Kosova ve Sırbistan değil, resmi kolaylaştırıcı olduğu için, Avrupa Birliği’ne de önemli bir rol düşüyor. Bu tip konularda kolaylaştırıcı ve ara bulucu tarafı da biraz yaratıcı çözümler üretmesi gerekiyor ve bu da onlardan bekleniyor.
KFOR’ un ikame edilebilecek bir güç olmadığı kanısındayım
Kosovahaber: Bu yönde Türkiye’den de önemli bir rol oynaması bekleniyor. Özellikle halkın beklentisi yüksek. Özellikle de KFOR komutanlığındaki değişim beklentiyi artırmış durumda.
Büyükelçi Tunç Angılı: Evet bizim 10 Ekim’de Tümgeneral Özkan Ulutaş resmen KFOR’un genel komutanı olacak, yani devir teslim töreni olacak. NATO’nun ikinci büyük silahlı kuvveti ve bir Balkan ülkesi olduğu için Türkiye’nin başka pek çok şapkası yanı sıra burayla doğal bağ ve ilgisi de var. Sırf Kosova ile de değil, Balkanlarla da özel bağlarımız var. Fakat biz, başından beri, bunun bir NATO misyonu olduğunu açık açık söyledik. Kosova güvenliği için çok önemli bir NATO misyonu. Ben, hele bu 24 Eylül saldırısı sonrasında, KFOR’ un ikame edilebilecek bir güç olmadığı kanısındayım. Kosova güvenliğini garanti altına almak açısından Türkiye’den gelen tecrübeli bir komutanın KFOR’un bu zor dönemde komutasını üstlenmesi bir avantajdır diye düşünüyorum. Çünkü KFOR’un burada yürüttüğü faaliyetler in en önemlisi güvenlik ile ilgili konulardır, ama aynı zamanda bazı siyasi dengelerinde dikkate alınması gerekiyor. Türkiye bunu yapabilecek birikime sahip, Türk silahlı kuvvetleri de diğer kurumları da… Bu yüzden bence iyi diyalog sürecine veya bir çeşit burada kalıcı istikrarın yerleşme sürecine katkıda bulunacak diye düşünüyorum.
Kosovahaber: 1999 yılından bu yana KFOR çerçevesinde Türk Silahlı KuvvetleriKosova’da güvenliğe katkıda bulunuyor ve her alanda destek oluyor. Mayıs olaylarından sonra Türkiye’den komando taburu Kosova’ya gelmişti ve kuzeye yerleşmişti. Misyonlarını tamamlayıp Türkiye’ye geri döndüler. Nasıl karşılandılar ve görevlerini nasıl gerçekleştirdiler?
Büyükelçi Tunç Angılı: Gayet iyiydi. Hem Zveçan’da hem Zubin Potok’ta görev yaptılar ve oradaki Sırp Toplumu ile ilişkileri son derece iyiydi. Hiçbir sıkıntı yaşamadılar. Bizim görebildiğimiz kadarıyla oradaki Sırp Toplumu Türk askerlerinin NATO kapsamında orada görevlendirilmesine olumlu yaklaşım sergiledi. Ama tabi bunu şöyle düşünmek lazım; haliyle hem basın hem halk işte “Türk askeri geliyor” gibi yansıtıyor durumu, bu doğru, ama NATO’nun içinde belli ihtimal planları var. 29 Mayıs’ta yaşanan ve bazı NATO askerlerinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayların ardından NATO Genel Sekreteri, ihtiyat kuvvetlerinin Kosova’ya gönderilmesi çağrısında bulundu. O ihtiyat kuvvetleri, dönüşümlü olarak her ülke, dönemsel olarak üstleniyor. O dönem sıra Türkiye’deydi. Öyle denk gelme durumu da var. Mesela Türk askeri döndü, İngiltere’de sıra … O da şu an İngiltere bir şey yaptı diye değil, NATO’nun askeri planlamaları var ve bu çerçevede yapıldığı içindir. Ama böyle denk gelmesi de kötü olmadı. Çünkü olayların sakinleşmesinde oradaki Türk silahlı kuvvetleri unsurlularının da katkısı oldu.
Kosovahaber: Yeni komutanın gelmesi, benzer bir yansımaya neden olacak mı? Beklentiniz nedir? Çünkü halkta böyle bir beklenti var…
Büyükelçi Tunç Angılı: Ben, KFOR Komutanı Özkan paşayla tanıştım. Sakin tabiatlı, işini ciddiye alan tecrübeli bir asker. Bence Kosova’daki toplumun tüm kesimleriyle ve aynı zamanda, görev yönergesinde olduğu için, Sırbistan ile iyi bir diyalog sergileyecek. Aynı zamanda temel beklentisi, tabi tüm taraflardan tek taraflı tırmandırıcı adımları atmamaları ve mutlaka KFOR ile yakın koordinasyon içinde olmaları. Mesela, son 24 Eylül saldırısı ardından Kosova Polisi’nin saldırıya verdiği yanıt ve ardından gerçekleştirdiği operasyonlar son derece başarılı ve profesyoneldi. Bunun nedenlerinden bir tanesi de KFOR ile çok yakın koordinasyon içinde olmalarıydı. Bence önümüzde ki dönemde de bu devam edecek.
Kosovahaber: Türkiye’nin Balkanlar’da konumu çok önemli, Kosova ile dost ülke, bir yandan da Sırbistan ile ilişkileri çok iyi. Bunu nasıl yorumlarsınız?
Büyükelçi Tunç Angılı: Türkiye’nin genel politikası Balkanlardaki bütün ülkelerile iyi ilişkiler kurmaktır. Bunun iki temel nedeni var: Birincisi, Türkiye’de çok büyük bir Balkan göçmeni veya ataları burayla bağlantılı olan nüfus var. Dolayısıyla Balkanlarda bir sıkıntı olduğu zaman Türk Toplumu’nun önemli bir kesiminin yüreğinde hissediliyor. Bunu hem Bosna savaşı sırasında Yugoslavya parçalanırken hem 99’da Kosova harekatın döneminde gördük, sizde tanık olmuşsunuzdur.
İkincisi, Türkiye’nin en önemli ticari partneri Avrupa Birliği. Avrupa Birliği ile gümrük birliği ilişkimiz var. En fazla yabancı sermaye yatırımı Türkiye’ye Avrupa Birliği ülkelerinden geliyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği ile ekonomik kanalının devamı Türkiye ekonomisi açısından çok önemli. Avrupa Birliği ile ticaret güzergahınız Balkanlar üzerinden. Bu bölgede bir istikrarsızlık olursa, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ticari ve ekonomik ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Bu iki nedenden ötürü Türkiye bütün Balkan ülkeleriyle yakın ve iyi ilişkiler geliştirmeye önem veriyor. Burada da bizim politikamız şu; güvenilir olmak istiyorsak herkese karşı eşit mesafede davranmak ve ne düşünüyorsak onu açıklıkla şeffaflıkla dile getirmek. Cumhurbaşkanımızın Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç ile gayet iyi bir diyaloğu ve ilişkisi var. Aynı şekilde Başbakan Kurti ve Cumhurbaşkanı Osmani ile de var… Sırbistan ile Türkiye arasındaki ilişkinin iyi olması, aslında Kosova açısından da bir fayda. Çünkü yeri geldiği zaman Türkiye’nin, Kosova’ya da Sırbistan’ a da ne düşünüyorsa gelişmeler hakkında açık bir şekilde düşüncelerini ve mesajlarını iletebilecek kanalları var. Bunun olması bence önemli.
Kosovahaber: Türkiye’nin Sırbistan ile ekonomik ilişkileri ön planda,Kosova ile ise son dönemlerde sanki askeri işbirliği daha ön planda. Böyle bir imaj yaratıldı. Bunu nasıl yorumlarsınız?
Büyükelçi Tunç Angılı: Evet, bunu değiştirmemiz lazım. Çünkü aslında tam olarak böyle değil. Sırbistan ile hızlı ekonomik ilişki gelişmesi oldu. Bir kere Sırbistan, Kosova’ya göre daha büyük bir ekonomi, dolayısıyla ticaret hacmimiz daha yüksek. Bu da son derece doğal. Yanlış hatırlamıyorsam, Yunanistan hariç, Balkanlardaki en büyük ekonomi Sırbistan olabilir. İkincisi, Sırbistan Hükümeti Kosova Hükümeti’nden farklı olarak çok altyapı yatırım projesi hayata geçiriyor. Başbakan Kurti’nin hükümete gelmesinden bu yana yaklaşık 3 sene olacak, bu dönem içerisinde Kosova Hükümeti büyük bir altyapı projesi ortaya koymadı. Bu bir tercihtir, ama böyle de bir gerçek var. Dolayısıyla haliyle Türkiye’den pek çok altyapı inşaat firması, tecrübeli firmalar Sırbistan’da bulunuyor. Ama toplamda Türkiye’nin Balkanlarda dış yatırımlarına bakarsanız, Kosova’da yaklaşık 400 milyon Euro’luk toplam Türk yatırımı var. Ağırlıklı olarak bankacılık, enerji ve havalimanı bunlardan oluşuyor, ama başka şirketler de var. Mesela, Kosova ekonomisi tahminen 9 milyar Euro’luk milli gelire sahip, yani bunun içinde 400 milyon Euro çok büyük bir rakam. Şöyle bir örnek vereyim: Ben daha önce son dış görev yerim Şanghay Başkonsolosluğuydu. Çin, dünyanın ikinci en büyük ekonomisi. Şanghay Başkonsolosluk görev çevresinde yaklaşık 300milyon insan 4 eyalette yaşıyordu. Bu eyaletlerin toplam ekonomik büyüklüğü, İtalya ekonomisinin iki katıydı ve burada Türk yatırımının miktarı 200 milyon dolardı. Yani Kosova’da bunun iki katından fazla Türk yatırımı var.
Bir kere tabi ki insanlar son haberlere bakıyor, kafalarında bir algı oluşuyor. Aslında Kosova’daki Türk yatırımı bence Kosova ekonomisinin büyüklüğüne kıyaslarsak karşılaştırmalı olarak Balkanlarda en büyük yatırım. Ama sizin dediğiniz şeye bende katılıyorum, Kosova’da şu an sürekli olarak Türkiye’yi sanki sadece bir savunma partneri gibi lanse etme çabası var, bu eksik bir şey. Tabi ki Türk silahlı kuvvetleri; Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere gibi Kosova Güvenlik Gücü’nün NATO çerçevesinde belli bir dönüşümden geçmesi projesini destekliyor. Bu da yeni değil, başından beri destekliyor.
Kosovahaber: Yani bilinçlimi yapılıyor?!
Büyükelçi Tunç Angılı: Son dönemde Kosova Güvenlik Gücü’nün Türkiye’den satın aldığı bazı silah sistemleri var, onlar fazla görünür oldu, ya da basın onlara ilgi gösterdi. Ama netice itibari ile Türkiye Kosova’nın sadece bir savunma partneri değil, yani Türkiye NATO üyesi olarak NATO çerçevesinde belli Kosova güvenlik kuvvetlerinin kapasite artırımı için; mesela insani yardımlaşma, ki deprem sırasında Türkiye’de de faaliyet gösterdiler, o kapsamda kapasitesini geliştirmesini destekliyor.
Türkiye, 2022 yılında Kosova’nın en büyük ticari partneriydi, bu sene de Almanya ile birlikte ya birinci ya ikinci olacak. Türkiye’nin Kosova ile ticari ilişkisi de Kosova açısından çok önemli. Buna ilaveten bir de kültürel boyutu var. Sadece Türk Toplumu değil, Türkiye’de yaşayan Kosova asıllı geniş bir kitle var. Muhtemelen belki Kosova’nın Türkiye’deki diasporası Almanya ve İsviçre’den fazladır. Ama tabi bunlar çok uzun bir dönemde göç etmiş. Artık ikinci, üçüncü kuşağa ulaşmış kişiler, dolayısıyla bizim aramızda çok güçlü kültürel bağ ve kültürel birliktelik, insanlar arası iletişim var. Mesela, Kosova’dan en fazla turist Türkiye’ye gidiyor; en fazla doğrudan uçak seferi Türkiye ile var. Bu insanlar arası bağı da hiçbir şekilde yabana atmamak lazım. Dolayısıyla savunma bir ayak, ama tek ayak değil
Kosovahaber: Ekonomi söz konusu olunca, Kosova acaba Türkiye ve diğer yatırımcılara uygun şartlar sunuyor mu? Çünkü, genelde Kuzey Makedonya ve Sırbistan’da yatırım yapmanın daha kolay olduğu söyleniyor. Bu ülkelerde dış yatırımcılara kolaylıklar sağlanıyor…
Büyükelçi Tunç Angılı: Şimdi her ülkenin kendine göre gerçekleri veya kendine göre değerlendirmesi gereken durumları var. Kosova avantajlarına bakarsak, bir kere çok düzgün bankacılık sistemi var. Euro kullandığı için avantaj, para politikalarında dalgalanma riski az. Hem Avrupa Birliği ile hem Amerika Birleşik Devletleri ile serbest ticaret anlaşması var. Dolayısıyla buraya gelecek yatırımcı aslında Kosova devleti veya Hükümeti ile çok işi olmadan da yatırım yapabilir. Bazı Türk şirketleri de o şekilde geldi. Ama Kosova’nın bazı altyapı eksiklikleri var. En önemlisi bence enerji. Bu konularda, dünyanın her yerinde, devlet veya hükümet işin içindedir, çünkü stratejik önem taşıdığı için enerji piyasası her yerde regüle edilen piyasadır. Bu noktada, dediğiniz gibi, belki başka Balkan ülkelerinde hükümetler daha aktif Kosova’da ise hükümet bir politik olarak işin mali disiplin tarafına odaklanıyor. Yani bakarsanız Maliye Bakanı ve Başbakan Kurti, genelde vergi gelirlerinin artışından bahsediyor. Yabancı yatırımın da arttığını söylüyor. Artıyordur da muhtemelen, Kosova’nın çok güçlü diasporası var. Ama mesela çok büyük altyapı projeleri açıklamıyor. Bu bir gerçek. Her politika gibi ekonomi politikaları tercihtir. Ama, dediğiniz gibi, başka Balkan ülkelerinde sanki hükümetler daha ekonomiye odaklı gibi görünürlüğün ortaya çıkmasında etkili. Oralarda altyapı projeleri; yol, demir yolu, enerji santrali gibi projeler hükümetlerin kontrolünde ilerledikleri için, hükümetler ekonomiye daha ilgili gibi görünüyor olabilir.
FETO mevcudiyetine karşı ortak mücadele etmek için bazı mekanizmalarda önerdik
Kosovahaber: Buraya gelmeden önce nasıl bir Kosova bekliyordunuz? Bu 9 aydan sonra ne görüyorsunuz?
Büyükelçi Tunç Angılı: Buraya gelmeden önce Kosova ile ilgili bakış açım, altyapısı olsun beşeri sermayesi olsun, daha sıkıntılı olabileceğini düşünmüştüm. Çok yanılmışım, yani benim hatam. Bence, Kosova’nın pek çok açıdan geleceği parlak. Genç bir nüfusu var, Avrupa Birliği ile Ocak ayından itibaren vizesiz dolaşıma girecek. Girişimci bir nüfusu var. Buradaki Türk Toplumu da Kosova’nın geleceği için çok önemli bir avantaj. Türkiye ile ilişkiler de Kosova için çok önemli ve faydalı bir ilişki. Çünkü Türkiye’deki dinamik özel sektör ve Balkanlara yönelik son derece olumlu bakış Türkiye’den Kosova’ ya yatırımların önünü açacak, açmış de zaten ve arkası da gelecek. Burada en büyük risk, Kosova ile Türkiye arasındaki ilişkilerde, maalesef Kosova’da hala var olmaya devam eden FETO terör örgütü mevcudiyeti. Bu Türkiye’nin milli güvenliğine tehdit olduğu gibi, aslında Kosova’nında milli güvenliğine bir tehdit. Bunu her vesileyle,şahsen ben de görüştüğüm herkese, Kosovalı muhataplarımıza anlatıyoruz ve bu konuda buradaki FETO mevcudiyetine karşı ortak mücadele etmek için bazı mekanizmalarda önerdik. İnşallah bunlar hayata geçer ve en azından bu büyük riski ikili ilişkilerimizde kontrol altına alacak ve bertaraf edecek mekanizmaya sahip olacağız. Bunu yapabilirsek bence Türkiye ile Kosova arasında her alanda ilişki, ama özellikle ekonomik ilişkiler katlanarak artacak diye düşünüyorum.
Soydaşlara ‘mavi kart’ ve üniversite harçları konusunda hukuki altyapı çalışması başlatıldı
Kosovahaber: Kosova’da Kasım ayında nüfus sayımı yapılacak galiba … Bu konuda beklentiniz nedir? Kosova’daki Türk Toplumu Türkiye’den soydaş veya akraba topluluğu kavramları netliği ve daha öncede dile getirilen ‘mavi kart’ veya benzer uygulamalarla bunu yansıtmasını bekliyor. Bu konuda bir gelişme olacak mı?
Büyükelçi Tunç Angılı: Bu sayımın yarattığı bir fırsat var. Çünkü bu kez nüfus sayımı yapıldıktan sonra bu konudan sorumlu Kosova İstatistik Ajansı başkanıyla yaptığım görüşmeden anladığım kadarıyla kişiler, kendi kimlik bilgileriyle İstatistik Ajansı’nın kuracağı internet sitesine girip sayımda anadil, etnik kimlik konularındaki yanıtlarını görebilecekler. Ben de büyükelçi olarak, Türkiye’ye bu bilgiyi getiren soydaşa Türklük Belgesi’nin Büyükelçilik veya Prizren’de Başkonsolos tarafından verilmesini önerdim. Bu öneriye olumlu yaklaşılıyor. Yani bence, bu kabul edilecek. Bu sayımda soydaş, ne yanıt verdiğini belgeleyeceği için, onu esas alacağız. Çünkü Prizren’de belki Türklük Belgesi alıyor Mitroviça’da alamıyor, büyükelçiliğe gelirse, bu şekilde çözülmüş olacak.
Uzun süredir beklenen ‘mavi kart’ konusuna gelince, şu an Dışişleri Bakanlığı öncülüğünde bir hukuki altyapı çalışması başlatıldı. Soydaşlar açısından iki önemli sıkıntı olduğunu tespit ettik: Birincisi, sağlık hizmetlerinde Türkiye hastanelerinde mavi kart hamili olan kişiler gibi ödeme yapabilmek, ikincisi de üniversitelerde harcı mavi kart hamili gibi ödemek. Bunlara bazı ad hoc yani duruma göre çözümler geliştiriyoruz. Büyükelçiliğe başvuran soydaşları, sağlık tedavi için Türkiye’ye gitmek isteyenleri, geri çevirmiyoruz. Kosova ile ikili işbirliği kapsamında tüm Kosovalılar, soydaşlarda dahil olmak üzere, genelde daha acil ameliyat ihtiyacı olanları, Türkiye’ye gönderiyoruz. Rutin şeyler içinde, ilk etapta belki soydaşlara daha yakın batı sınır bölgelerinde, işte Trakya Üniversitesi Hastanesi olabilir, Çanakkale, Tekirdağ’da falan, o bölgelerde dört beş hastanede; Kosovalı soydaşlara daha uygun fiyatlandırılmış sağlık hizmeti işine başlayacağız inşallah... İkincisi, üniversiteler ile ilgili olarak, özellikle Trakya Üniversitesi ve bazı başka üniversitelere harçları tamamen sıfırlamak pek mümkün olmayacak. Çünkü Türkiye’de üniversiteye giriş sınavı var. YKS sınavı ile giren Türkler, harç ödemiyor. Türkiye’de üniversiteler de yaklaşık 3 milyona yakın toplamda yabancı öğrenci var. Tüm üniversiteler açısından harçlar önemli bir gelir kaynağı. Dolayısıyla sıfırlanma değil, mesela seçilmiş bazı üniversitelerde yüzde 60-70 oranında indirim üzerinde çalışıyoruz. Bunların hepsinde Türklük Belgesi’nin kabul edilebilmesi için Kosovalı soydaşları için bir hukuki altyapı hazırlamamız lazım. Süreci şahsen takip ediyorum, Dışişleri Bakanlığı da takip ediyor ve inşallah gerçekleşecek. Bunun ötesinde, mavi kart ötesinde, Kosova’daki nüfus sayımı aslında buradaki Türk Toplumu’nun gerçek sayısını göstermesi açısından çok önemli ve Türk Toplumu’nun sahiplenmesi gereken bir şey. Şu ana kadar da gördüğüm kadarıylaTürk Toplumu büyük ölçüde sahipleniyor bunu.
Kosovahaber: Son Olarak Kosova ve Türk Toplumu’na mesajınız ne olurdu.
Büyükelçi Tunç Angılı: Zor bir soru oldu. Tek bir mesaj diyorsunuz… Kosova’daki Türk Toplumu, Kosova ve Balkanlar için her yönüyle büyük bir şans, Kosova Türkiye ilişkileri açısından da… Önümüzdeki yollarda bazı mayınlar olsa da, tüm Balkanlar ile ve özellikle Kosova ile Türkiye arasında işbirliğinin geleceği parlak.